6 Ağustos 2016 Cumartesi

HZ. MUHAMMED'İN AHLAKİ ÖZELİKLERİ

 Hz. Peygamberin ahlakından örnekler.

 1-Güler yüzlü idi.
     Kendisi güler yüzlü olduğu gibi, Müslümanlara da güler yüzlü olmayı tavsiye etmiştir. Bir Hadis-i Şeriflerinde: Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36)

 2-Her konuda güvenilir idi. 
          Nitekim daha peygamber olarak görevlendirilmeden önce bile güvenilir insan anlamında ona Mekke’de el-Emin sıfatı verilmişti. Onu tenkit edenler ve getirdiği ilahi mesajı kabul etmeyenler ona çeşitli ithamlarda bulundular. Cin çarpmış dediler, delirmiş dediler, sihirbaz dediler ama yalancı diyemediler. Medine’ye hicret ederken, yatağına Hz Ali’yi yatırmış evden gizlice çıkıp gitmişti. Hz. Ali’ye ‘Yanımda bulunan emanetleri yarın sahiplerine teslim edersin ‘buyurmuştu. O zaman elinde emanet olarak bulunan eşyaların çoğu müşriklere aitti ve onlar da Peygamberimize güvendikleri için eşyalarını ona teslim etmişlerdi.

3-İnsanların arasını ıslah eder, bozgunculuğu asla sevmezdi.

       Hz. Peygamber (s.a.s.) bir taraftan Müslümanlara, arabuluculuk yapmalarını tavsiye ederken, kendisi de bizzat gidip dargın ve birbiri ile anlaşamayan Müslümanları barıştırmıştır. Nitekim bir gün Resûlullah ashabına: “Size, namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şeyi haber vereyim mi?” buyurdu. Onlar: “Evet, ya Resûlallah” dediler. Peygamberimiz de sözüne devamla: “Arabulmak, barıştırmaktır; Çünkü aranın bozulması kökünden kazımaktır. Saçı kökünden kazımak demiyorum, dini kazımaktır” buyurdu. (Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, 56.)

Yine bir gün, Medine yakınlarındaki Kuba halkı dövüşmüş, hatta birbirlerini taşlamışlardı. Bunu haber alan Rahmet ve barış elçisi Peygamber efendimiz, ashabına: "Haydi bizimle geliniz de onların aralarını düzeltelim," teklifinde bulunmuş ve Kuba'ya gitmişti. (Buhârî, Sulh, 2.) Başka bir hadislerinde de, "Halkın arasını düzelten ve bunun için iyilik kastiyle söz taşıyan ve yine iyilik düşüncesiyle yalan söyleyen, yalancı değildir." (Buhârî, Sulh, 1.)buyurmuştur. Bilindiği gibi yalan, İslâm’da büyük günahlardan kabul edilmiştir. Eşler veya diğer insanların arasını bulmak için -her hangi bir kimsenin hakkının kaybolmasına sebep olmayacak şekilde- buna müsaade edilmesi, arabuluculuğun ne kadar önemli bir dinî ve ahlâkî görev olduğunu göstermektedir.

4- Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gösterirdi.

      Onun mesajının temelinde sevgi vardı. Bir Hadis-i Şeriflerinde; ‘Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygıgöstermeyen bizden değildir.’ (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) buyurarak, Müslümanlarda sevgi temelli bir yaklaşımın gelişmesini sağlamıştır. Yaşlı ve hasta kimselere merhamet eder, onların ihtiyaçlarını giderirdi. Çocukları sever, onları hediye vererek sevindirirdi. Çocukların sevgi ile büyütülmesi halinde sevgiyi öğreneceklerini ve yetişkin olduklarında onların da başkalarına sevgi göstereceğine işareten; ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez’ buyurmuşlardır.

5-Merhamet;

     Gönderiliş amaçlarından biri olarak Kur’an-ı Kerim’de ‘(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’ (Enbiya Süresi 21/107. Ayet) şeklindedir. Bu da kendisi merhametin en güzel örneklerini vermiş, ayrıca Müslümanlara da bütün canlılara merhamet ile muamele etmelerini emretmiştir. Onun merhameti sadece insana şamil değildi. İnsanların yanında hayvanlara ve bitkilere bile şefkatle muamele edilmesini isterdi. Kuşun ve karıncanın yuvasını bozanları en yüksek düzeyde ikaz etmiş ve bunun yanlış olduğunu ifade etmişlerdir. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler.

6-Her zaman ve her yerde doğrudan ve doğruluktan yana idi. 
        
       Özellikle adaletin gerçekleşmesi için doğru olmak, görüp bildiklerini söyleyerek, adaletin gerçekleşmesini sağlamak çok önemlidir. Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisa Süresi, 135)
Hz. Peygamber’in hak anlayışında asla haksızlığa ve iltimasa yer yoktur. Adalet ve hakkaniyetin gereği ne ise o yapılacaktır. Bu noktada hiç kimsenin ayrıcalığı, imtiyazı söz konusu değildir. Nitekim Mahzum Kabilesi’nden hırsızlık yapan bir kadına Hz. Peygamber’in verdiği cezayı düşürmesi için, kadının akrabaları Rasulüllah’ın çok sevdiği Üsame’yi aracılık etmesi için gönderirler. Rasulüllah (s.a.s.) Allah’ın hudutlarından birisi için aracı olduğundan dolayı Üsame’ye sert çıkar ve ardından halka bir hutbe irat eder. Hutbesinde önceki kavimlerin güçlü kimseler çaldıklarında bırakıp, zayıflar çaldıklarında had uygulamaları yüzünden helak olduklarını belirttikten sonra “Kızım Fatıma da olsa, mutlaka cezalandırırdım.” (Abdurrazzak, X, 201-2, no: 18830-1; Buhari, Enbiya, 18, IV. 213-4; Müslim, Hudud, 8-11, II. 1315-6; Ebu Davud, Hudud, 4, no: 4373, IV. 537.) buyurur.

 7- Komşuluk haklarına son derece önem verirdi.

       Peygamber Efendimiz komşulukla ilgili, en sahih meşhurlar arasında yer alan hadislerinden birinde şöyle buyurmuştur:“Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi durmaksızın tavsiye edip durdu. Öyle ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” (Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140,141.) Rasul-i Kibriya Efendimiz’in “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin.” (Buhârî, Edeb 31; Rikâk 23; Müslim, Îman 74, 75.) ve “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin.” (Müslim, İman 77.) anlamındaki hadis-i şerifleri bu hukuk ve ahlakın Müslüman milletimizin fertlerinde yerleşik hal almasının temelini oluşturmuş ve “komşuluk kardeşlikten ileri”, “komşuyu komşudan sorarlar” gibi hikmetli atasözlerimizle bu yöndeki anlayış, kavrayış ve davranış ölçülerimiz, kurallarımız şekillenip topluma yön ve istikamet tayin etmiştir. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler. Müslüman Türkler yakın zamana kadar her ırk, her renk, her din, her mezhep, her meşrep ve her sosyal sınıftan komşularıyla çok iyi ilişkiler kurmuş ve gıpta edilen örnekler sergilemişlerdir. Bu gerçek, Osmanlı coğrafyasını dolaşan yabancı seyyahların bile dikkatini çekmiş ve takdirini toplamış, onların birçoğu yazdıkları hatıralarda bu hakikati dile getirmiştir. Yine Hz. Peygamber (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde;“Ey Müslüman hanımlar! Alıp verdikleri bir koyun paçası olsa bile, komşu hanımlar birbirleriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin.” (Buhari, Hibe 1; Edeb 30; Müslim, Zekât 90.) buyurmuşlardır., “Allah katında komşuların en hayırlısı komşularına en çok iyilik eden kimsedir.” (Tirmizî, Birr 28.)
 Ebu Hüreyre diyor ki: Nebiyy-i Ekrem Efendimiz bir defasında; “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz.” diye 3 defa tekrar etti. buyurdu. “Kim iman etmiş olmaz ya Rasulellah?” diye sordular. “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse.” buyurdu. (Buhari, Edeb 29; Müslim, İman 73.) Müslim’in rivayet ettiği bir hadiste de Peygamberimiz: “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez.” buyurmuşlardır. (Müslim, İman 73.)

8- Hataları affederdi. 

          Abdullah bin Ömer’in anlattığına göre bir adam Hz. Peygamber’e (sav) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resulü! Hizmetçiyi (işlediği hatadan dolayı) kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Hz. Peygamber (sav) sustu. Ardından adam ikinci defa; ‘Ey Allah’ın Resulü! Hizmetçiyi (işlediği hatadan dolayı) kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Resulullah bu sefer şöyle buyurdu; ‘Her gün yetmiş kere’ (Tirmizi, Birr, 31)
Mekke’nin fethi günü, ‘Ey Kureyşliler, şimdi benden sizlere nasıl davranacağımı bekliyorsunuz?’ Müşrikler; ‘Senden iyilik bekliyoruz. Çünkü sen asil bir kardeş ve asil bir kardeş oğlusun’ dediler. Resul-i Ekrem onlara; ‘O halde tıpkı Yusuf Peygamber gibi ben de, ‘Bu gün kınama yok. Allah sizi bağışlasın, O merhametlilerin en merhametlisidir’ (Yusuf Süresi 12/92. Ayet) diyorum:’ dedi ve ekledi, Haydi gidin hepiniz serbestsiniz. (Beyhaki, Es-Sünen-i Kübra, IX, 195

 9-Tevazu sahibiydi.

Tevazu insanı yüceltir, kibir ise alçaltır. Abdullah bin Mes’ud’un anlattığına göre, bir gün Hz. Peygamber (sav), ‘Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez’ buyurdu. Bunu duyan bir adam, ‘Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır! Deyince, Allah Rasulu; ‘Allah güzeldir, güzelliği sever, Kibir ise hakikati inkar etmek ve insanları küçük görmektir’ buyurdular. (Müslim, İman, 147) Mekke’nin fethi günü Mekke’ye mağrur bir komutan edası ile değil de Allah’ın verdiği bir nimete şükretmenin bilinci ile başını öne eğerek girmişti. Mekkeliler Safa tepesinde toplanmış, ona bağlılıklarını bildiriyor ve insanlar Nasr süresinde müjdelendiği gibi bölük bölük islam ile şerefleniyorlardı. O sırada bir kişi Efendimize yaklaştı. Belli ki o da sevincini ifade edecekti. Ancak bu büyük insanla karşı karşıya gelmek ve onunla konuşmak kendisini o kadar heyecanlandırmıştı ki adam birden titremeye başladı. Hz. Peygamber (sav) ona; Sakin ol. Heyecanlanma ve korkma. Ben bir kral değilim. Kureyş kabilesinden kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum; buyurarak adamı rahatlatmıştı. (İbn Mâce, Et’ime, 30) (hadislerle İslâm, 3. cilt, s. 331)

10- Eşlerine karşı son derece sevgi ve nezaketle davranırdı.

     Eşlerini sevdiğini bizzat ifade ederdi. Aynı zamanda eşlerine kendilerinde bulunan faziletlerini ihsas ettirir ve söylerdi. Hayvana binmesi için yardımcı olma gibi (Buhari, Megâzî 38) sevginin bir yansıması olarak kabul edeceğimiz nazik davranışı yaparak, aradaki sıcaklığı pekiştirirdi. Bir gün kendisini yemeğe davet etmişlerdi de, O Nezaket Âbidesi (s.a.s.), böyle bir davete katılmasının şartı olarak: “Hanım da olursa” kaydını koymuştu. (Müslim, Eşribe 139). Hz. Peygamberin ahlakından örnekler Uzun süre yanlarında kalan Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber’in aile ilişkilerini çok kısa bir şekilde şöyle anlatır: “Aile fertlerine karşı Hz. Muhammed’den daha şefkatlisini görmedim.” (Müslim, Fedâil, 63)
 Peygamberimiz de şöyle buyurur: “En hayırlınız, ailesi için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” (İbn Mâce, Nikâh, 50) Zarafet, nezaket ve yumuşaklığın öneminin anlatıldığı hadislerde şu ifadeler dikkat çekicidir:“Allah Refiktir, bütün işlerde rıfkı sever.” (Buhârî, İstitâbe, 4) “Yumuşak huydan yoksun olan, iyilikten de yoksun olur.” (Müslim, Birr, 23
                                                                Özet

 Bir genelleme yapılabilirse, insanlığın sahip olduğu ne kadar fazilet varsa onun hayatında görmek mümkündür. Kısaca birkaç örnek vermek gerekirse; daima güler yüzlü ve tatlı sözlü idi. İnsanların en cömerdi idi. Ev işlerinde eşlerine yardım eder, koyun sağar, elbisesinin söküğünü diker, evi süpürürdü. Komşularına eziyet etmez bilakis iyilik ederdi. Küçükleri sever, büyüklere saygı gösterir ve hürmet ederdi. Özet-3 Her zaman ve her yerde doğruluktan yana olduğu gibi arkadaşlarını da doğruluğa teşvik ederdi. Kendisi için istediğini başkası için istemeyenin gerçek mü’min olamayacağını ifade ederek ahlaki konularda genel geçer olan evrensel kuralı koymuştu. Misafirlerine muhakkak ikram eder, tevazu ve hoş görüden asla ayrılmazdı. Bunun yanında, reziletler diye sınıflandırılan çirkinliklerin ise hiç birini kendinde taşımıyordu. Sonuç Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır. “Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanları ahlakı en güzel olanlarıdır” (Ebu Davud, Sünnet, 15. V, 60

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder